24 Şub SinirBilim 5.BÖLÜM – Nöroanatomi
Yerden hafifçe doğruldum insanlar nasılsın iyi misin diyorlar ben de istemsizce iyiyim yok bir şeyim diyorum. Sonra dedim ki kendi kendime ya bu elemanlar niye bana iyi olup olmadığımı soruyorlar diye. Kalktım ayağa halı saha maçının ortasındayım. Yavaş yavaş yüzler tanıdık gelmeye başladı, yurttan arkadaşlar. Hafiften mekanı da çıkardım. Neyse topa basıp düşmüşüm tabii o anı hatırlamıyorum, zaten çok da önemli değil, en azında daha kötü bir sıkıntı olmadı (Tabii şu an komada değilsem ve bütün bu yaşadığım şeyler bu site bu yazılar falan rüya değilse 🙂 ).
Benim bu yaşadığım durumun bir tık ötesine geçip (geçici olarak da olsa) kim olduklarını bile unutan arkadaşlar var. İnsanın anılarıyla kimliği, benliği nasıl da birbirlerine tutunmuşlar, anılarını silince bir insandan geriye bir şey kalmıyor gibi ama bu konu başka bir yazı dizisinin konusu, sadece insan beyninin nasıl da garip bir şey olduğuna değinmek için bahsettim.
Aslında bu durumdan daha şaşırtıcı olan şey birkaç milyar nöronun bir araya gelerek nasıl olup da kendi varlığına, bir araya gelişine, hatta nasıl bir araya gelip de bir araya gelişine şaşırmasına şaşırıp garip bir döngüye girmesidir. Nöronların belli bir düzen ile bir araya gelip ilk dört bölümde gördüğümüz şekilde birbirleriyle iletişim kurarak neler ortaya koyabildiklerini hepimiz az çok biliyoruz. Bu düzendeki ufak tefek değişiklerin -yada bozulmaların diyelim- doğurdukları sonuçları insanın aklı almayabiliyor.
Düşünmek hatta düşündüğünü düşünmek, bir resme bakıp hoşlanmak (bir müziğin sizi alıp götürmesi), farkında olmak, bilinç, özgür irade (ikisinin de var mı yok mu tartışmasına girmiyorum başka bir yazıda inşallah 🙂 ) gibi üst düzey bilişsel karmaşık işleri yapmasına rağmen beynin asıl görevinin –yada ilk görevinin diyelim- hareket etmek olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bugün bir robot yapmaya kalksanız ilk yapacağınız şey bir motor yardımıyla hareket etmesini sağlamaktır, bir sonraki adım da muhtemelen birkaç sensör takıp çevresini tanımasını sağlamak olacaktır ve bu sensörlerden bilgi alıp motorları kontrol etmek için bir işlemciye ihtiyacınız olacaktır. İşte bu işlemciye –beyin bilgisayar gibi mi çalışırmış sorularını şimdilik göz ardı ederek- beyin diyebiliriz. Bu yapacağınız robot kadar ilkel canlılar var, mesela tunikatlardan basit bir canlının (polycarpa aurata, sea squirt diye geçiyorlar literatürde) yaşamına bir göz atalım. Sözü fazla uzatmadan söyleyeyim bu arkadaşlar “kendi beyinlerini yiyen canlılar” olarak nam salmış arkadaşlardır. Denize aynı anda hem yumurta hem de sperm salarlar. Üç gün sonra bu canlı, yavru kurbağaya benzer bir larva olur. Larva kendini besleyemez o yüzden bundan sonraki hayatını geçirmek üzere bir kayaya tutunur. Bundan sonra yüzmesine gerek yoktur o yüzden önce kuyruğunu daha sonra ilkel gözlerini ve en sonunda da artık kullanmayacağı sadece tutunacağı yeri bulmak için kullandığı ilkel beynini tüketir. Bu saatten sonra yaşamını sifonları vasıtasıyla deniz suyunu süzerek geçirir. Buradan insan beyninin neden evrimleştiğine bağlamak isterdim lakin yeri değil o da başka bir yazı dizisinde. Aşağıdaki resimde neye benzediklerini görebilirsiniz, çok güzel duruyor aslında evde bir köşeye koysanız çok şekil durur.
İşte “hareket etmek” ile başlayıp olayı “düşünmeye” hatta “düşündüğünü düşünmeye” vardıran bu avuç içi kadar garip varlığa beyin diyoruz. Bugün geldiği son noktada varlığını sürdürme çabasına bir anlam verebiliyor, sevebiliyor, inanabiliyor, kendi eşdeğeri olan diğer düşünen makineleri çok rahat ötekileştirip yok edebiliyor (toplumsal mesaj vermeden edemedim).
Nasıl ki dünyadaki azınlık kısım enerji kaynaklarının çoğunluğunu sömürüyorsa insan vücudunda da benzer bir ilişki vardır beyin ortalama 1.3 – 1.5kg ağırlığında olmasına rağmen (vücut ağırlığının %2si) enerjinin beşte birini tüketir. Aslında diğer bütün organların amacının beyne veri sağlamak ve beynin ihtiyaçlarını karşılamak olduğu düşünülürse bu pek de yüksek bir rakam sayılmaz.
Muhtemelen çoğumuz gerçek bir beyin görmemişizdir ama şeklinin az çok cevize benzediğini biliyoruz. Sinir sisteminin en küçük işleyen parçasını yani nöronu artık az çok tanıdığımıza göre şimdi bir adım ileriye gidiyoruz. Bu bölümde beynin bütüncül yapısına, beyinde bulunan belli başlı merkezlerin işlevlerine göz atmaya çalışacağız. Ayrıca yazı dizimiz boyunca kullanılacak belli başlı terimleri de açıklamaya çalışacağız.
Sinir sistemi çoğumuzun daha ilkokuldan bildiği gibi merkezi sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS) olmak üzere iki kısma ayrılır. Çevresel sinir sistemi çok fazla konumuzla alakalı olmadığı için onun üzerinde fazla durmayacağız en azından bu bölümde.
Şimdi beyni daha iyi tanımak için önce birkaç anatomik terimle başlayalım. Bir de baştan söyleyeyim her ne kadar colliculus’u kollikulus olarak çevirmek pek hoş olmasa da bazı yerlerde kullanıldığı için çoğu kelimeyi bu tarzda çevirdim ve dilim döndüğünce anlamlarını açıklamaya çalıştım.
Şimdi ilk önce yönlerle başlayalım: burun tarafımızı gösteren kısım ön anlamına gelen anterior yada burun anlamına gelen rostral olarak adlandırılır, arka kısım ise arka anlamında posterior yada kuyruk manasında caudal olarak isimlendirilir. Üst kısmı gösteren yere sırt manasındaki dorsal aşağıyı gösteren kısım karın/göbek manasındaki ventral diye adlandırılır. Şimdi beynin tam ortasına bir çizgi çektiğimizi düşünelim. Bu çizgiye yaklaşan yapılara medial (orta) bu çizgiden uzaklaşan kısımları lateral (yan) kısımlar denir. Mesela burun göze göre medial konumda bulunmaktadır. Ayrıca eğer iki yapı aynı yanda (çektiğimiz çizginin aynı tarafında) bulunuyorsa ipsilateral (eş taraflı) farklı yanlarda bulunuyorlarsa da contralateral (karşı taraflı) diyeceğiz.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Devam etmeden önce beyindeki yapıları tanımlarken kullanılan birkaç kavramı daha tanıtmakta fayda var:
Boz madde/gray matter: Gri madde diye de çevrilebilir. Bu kısım sinir hücrelerinin gövde kısımlarından oluşur. Eğer yeni kesilmiş bir beyni açarsanız nöronlar gri gözükürler.
Ak madde/white matter: Merkezi sinir sisteminde bulunan akson topluluklarına denir. Yeni kesilmiş bir beyni açtığınızda aksonları beyaz görürsünüz.
Korteks: İnce bir tabaka oluşturan nöron topluluklarına korteks denir. Yunanca “kabuk” anlamına gelir. Mesela serebral korteks beynin/serebrumun hemen altında bulunan nöron tabakasına denir.
Nükleüs/Çekirdek: Bu terim normal hücre çekirdeği ile karıştırılmasın. Nükleus diğer kısımlardan kolayca ayrıştırılabilen nöron topluluklarına denir. Mesela lateral genikulat çekirdek beyin sapında bulunup gözden, serebral kortekse bilgi aktaran hücre topluluğudur ve bu nöronlar çevresindeki diğer nöronlardan kolayca ayrıştırılabilirler.
Substantia: Yine beynin iç bölgelerinde bulunan ama nükleuslar/çekirdekler kadar keskin çizgilerle birbirinden ayrılamayan nöron gruplarıdır. Mesela substantia nigra (siyah madde) beyin sapında bulunup istemli hareketi kontrol eden hücre grubuna verilen isimdir.
Lokus: Küçük ve iyi tanımlanmış hücre grubu. Mesela lokus seruleus beyin sapında bulunan uyanmayı kontrol eden hücre grubudur.
Gangliyon: Çevresel sinir sisteminde bulunan nöron topluluklarıdır.
Girus, Sulci ve Fisürler: Beynin kıvrık yapısından dolayı belli yerler tümsek belli yerler de oyuktur. İşte bu tümseklere girus, tümsekler arasındaki oyuklara da sulci/oluk adı veriliyor. Eğer ki oyuklar çok derinse bunlara da fisür/yarık adı veriliyor. Mesela iki lobu birbirinde ayıran yarığa sajital fisür/yarık adı verilir.
Tanımları yaptıktan sonra şimdi sıra beynin genel yapısına, loblarına ve kısımlarına geldi, şimdi bunları şekiller üzerinden tanımaya çalışalım.
Beynin Lateral Yüzeyi
MSS beyin ve omurilikten meydana gelir. Beyin tamamen kafatası tarafından çevrelenmiştir. Aşağıdaki şekilde tipik bir insan beyni ve bütün memelilerde ortak olarak bulunan beyin, beyincik ve beyin sapı gözükmektedir.
Beyin (Serebrum) beynin en önde bulunan en büyük kısmıdır. Yukarıda ilk resimde de görebileceğimiz gibi beyin ortadan sağ ve sol olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Genel olarak sağ beyin/lob diye tabir edeceğimiz sağ kısım vücudun sol tarafından sinyal alıp yine bu tarafı kontrol ederken, sol beyin/lob da vücudun sağ tarafından sinyal alıp yine sağ tarafını kontrol eder. Yani biraz daha teknik konuşursak beyin çoğu zaman contralateral olarak çalışır.
Beyincik (Serabellum) hemen beynin altında bulunur. Buraya beyincik denmesinin sebebi gerçekten de ufak bir beyin gibi durmasındandır, burası da iki loba ayrılmıştır ve beyincikte nöron yoğunluğu fazladır. Beyincik birincil hareket kontrol merkezidir, beyin ve omurilik ile yoğun bağlantılar kurmuştur. Beynin aksine beyinciğin sağ lobu sağ vücudun hareketi ile ilgilenirken sol lobu da sol kısmın hareketi ile ilgilenir yani ipsilateral çalışır.
Beyin Sapı da beyin, beyincik ve omurilik arasında çift yönlü yoğun ilişkiyi sağlayan karmaşık nöron ağıdır. Beyin sapı ayrıca nefes alma, bilinç, vücut sıcaklığı gibi canlı için hayati olan fonksiyonların düzenlenmesinin de sağlandığı yerdir. Beyin sapı memeli beyninin en ilkel kısımlarından biridir ve yaşam için en önemli kısımdır. Beyin veya beyincikte meydana gelen hasarda yaşama ihtimaliniz yüksek iken beyin sapında meydana gelen hasarlar genellikle ani ölümle sonuçlanır. (Beyin milyarlarca nöronu bir araya toplamış ve hayatını sürdürmesinin ne kadar önemli olduğuna bunca nöronu inandırmış ama bu kutsal hayat iki parmak kadar olan beyin sapına bağlı –evet acıklı bir durum)
Beyin kendisini çevreleyen kafatasıyla doğrudan temas kurmaz, arada meninks yada beyin zarları diye adlandırılan üç adet katman bulunur. Beyin yüzeyine yapışık biçimde pia mater/ince zar diye adlandırılan kısım bulunur. Bu zarın içinden genelde kan damarları geçer. Bu katmandan sonraki katman araknoid/örümceksi zar olarak adlandırılır. Bu iki zar arasında omurilik sıvısı adı verilen tuzlu suyla dolu bir boşluk bulunur. Örümceksi zarın yapısının neye benzediğini tahmin etmek çok da zor değildir herhalde. Örümceksi zarın hemen üstünde de onu kaplayan dura mater/sert zar bulunur. Sert zar beyin ve omuriliği kaplayan sert ve esnemez bir yapıya sahiptir.
Beynin içinde ayrıca daha önce gördüğümüz ve ileride de göreceğimiz gibi ventriküler/odacık sistemi adı verilen sıvı dolu boşluklar bulunur. Bu odacıklarda yukarıda bahsettiğimiz omurilik sıvısından bulunur.
Serebral Loblar
Bu işlerle uğraşan yoldaşlar beyni daha rahat çalışmak için beyni bir kaç alt kısma bölmüşler ve isimlendirmişler, ve her bir parçasına da lob demişler. Aşağıda temel lobları görüyoruz. En önde adından da anlaşılacağı üzere frontal (ön) lob, onun hemen arkasında parietal (yan) lob bulunur, bu iki lob demin de gördüğümüz gibi merkez oyuk (central sulcus) ile birbirlerinden ayrılmıştır. Temporal (Şakak) lobun hemen üstünde lateral fisür bulunur. En arkada beyinciğin hemen üstünde Okipital (Arka) lob bulunur, bazı yerlerde Oksipital lob olarak da çıkabilir karşınıza şaşırmayın.
Korteksin Temel Duyusal, Motor ve Ortak Bölgeleri (Association Areas)
Serebral korteksin belli bölgeleri diğer kısımlardan mikroskobik yapısı ve fonksiyonu itibarı ile farklıdır. Bu bölgelerin ayrımı ilk defa Alman nörolog Korbinian Brodmann tarafından 1900lerde yapılmıştır. Brodmann bu bölgeleri ayırırken anatomik özelliklerine ve mikro yapılarına bakmıştır. Bugün hala fonksiyonel olarak önemini yitirmemiş olan ve 52 bölgeden oluşan bu yapı Brodmann bölgeleri olarak bilinir. Bu bölgeler belli numaralarla anılır ve bu numaralar Brodmann tarafından atanmıştır. Mesela görsel bölgeler ayrıca 17, 18, 19. Bölgeler olarak da bilinirler ve okipital lobda bulunurlar, somatosensori bölgeler (somatosensori yani vücudun iç kısmından gelen duyusal sinyaller) (1,2,3) parietal lobda, işitsel bölgeler (41,42) temporal lobda bulunur. Serebral kortekste bu duyusal bilgiler işlenir.
Duyusal girdilerin (ses, görsel, duyusal) işlenmesinin yanında serebral korteksin bir diğer önemli görevi de istemli hareketin kontrolünde de rol oymasıdır. Temel motor kontrol bölgeleri (birincil motor korteks, 4.bölge), supplementary (yardımcı yada tamamlayıcı diyebiliriz) motor bölgesi ve premotor bölge, bu frontal bölgede bulunur.
Duyusal ve motor bölgeler adlarından da anlaşılacağı üzere belli görevleri yerine getirirler ve çevrelerinde bulunan yapılardan kolayca ayrıştırılabilirler. Serebral korteksteki diğer bazı bölgeler net bir şekilde motor veya duyusal diye ayrıştırılamaz. Bu bölgeler duyusal ve motor bölgeleri birbirlerine bağlayarak koordinasyonu sağlarlar. Bunlara Association Areas, yani tabipler sözlüğüne göre asosyasyon bölgeler denir, tekerleme gibi biraz, tabii ki biz asosyasyon demeyeceğiz, ben aşağıdaki resimde bu kısımları ortak bölgeler olarak çevirdim. Bu kısma dahil olan bazı önemli bölgeleri şöyle sıralayabiliriz: prefrontal korteks, posterior parietal korteks ve inferotemporal (yani alt (infero) şakak (temporal)) kortekstir.
Beynin Medial (Orta) Yüzeyi
Aşağıdaki şekilde beynin medial yani orta kısmını görüyoruz. Burada ilk göze çarpan kısımlardan bir tanesi iki lobu birbirine bağlayan sinir ağı olan korpus kollasum’dur (Ulan şu sinir ağına bir makas atıp iki lobu birbirinden ayırsam ne çılgın olur be diyenlerdenseniz internette Michael Gazzaniga’yı yada ayrık beyin hastalarını aratabilirsiniz, birileri bu çılgınlığı yapmış sizin yerinize). Ayrıca ileride daha detaylı olarak göreceğimiz talamusu, hipotalamusu ve hipofiz bezini de görmekteyiz. Forniks de hipokampüsle (hafıza için önemli bir bölge) hipotalamusu birbirine bağlayan sinir ağıdır. Forniks Yunanca yay demektir, şekli de yaya benziyor zaten, aslında korpus kollasum da yaya benziyor ona niye yay dememişler ben de bilemedim, korpus kollasum sert kabuk demekti yanlış hatırlamıyorsam. Forniksteki bazı aksonlar anıların düzenlenmesini sağlar.
Ventriküller
Karmaşık sinir ağlarının yanında beyinde bir de sıvı dolu odacıklar bulunur demiştik. Aşağıdaki şekilde beyindeki ventrikülleri görüyoruz. Hipotalamus ve talamus, üçüncü ventrikülün yanında bulunurlar; orta beyin, akuaduktun yanında; pons, beyincik ve medula da dördüncü ventrikülün yanındadır. Bir sonraki resimde üç boyutlu olarak görülebilir bu yoldaşlar. Bazı kısımlar/terimler yabancı gelebilir ama ilerleyen konularda yeri geldikçe ne işe yaradıklarını göreceğiz. (Lateral ventriküller 1 ve 2 diye geçiyor herhalde hani neden 3ten başlamış diye şaşırmayın.)
Beynin Ventral Yüzeyi
Beynin alt bölgesi çeşitli anatomik özelliklere sahiptir. Beyin kökünden gelen sinirlere, kranial sinirler yani kafatası sinirleri denir. Hipotalamusun önünde bulunan X biçimindeki kısım da optik kiazma olarak bilinir. Bu bölge ileride de göreceğimiz gibi bir gözden gelen aksonların diğer kısma geçtikleri yerdir. Kiazmanın önünde bulunan akson demetine de, şu gözlerin arkasından gelen, optik sinir ağı denir. Kiazmanın arkasına doğru gidip talamusta kaybolan yapı da göz sinirleridir. Koku soğanını, orta beyni, medulayı ve ponsu da resimde görebilirsiniz.
Beynin Dorsal Yüzeyi
İnsan beyninin dorsal bölümünün geniş serebrum kısmından oluştuğunu ve iki loba ayrıldığını demin görmüştük. Serebrumu kaldırırsak hemen altında yatan serebellumu yani beyinciği görürüz. Beyinciğin motor kontrolü için önemli bir bölge olduğunu söylemiştik demin. Beyinciğin orta kısmı Vermis yani orta lob olarak adlandırılıyor.
Serebrum ve serebellumu kaldırırsak beyin sapı açığa çıkar. Burada talamusun üzerinde bulunduğu epifiz bezi melatonin salgılar, uyku ve cinsel davranışı kontrol eder. Superior colliculus (colliculus latince tümsek demekmiş, superior da üst demek yani üst tümsekler diyebiliriz) gözlerden doğrudan bağlantı alır ve göz hareketlerini kontrol etme ile ilgilidir. İnferior (Alt) colliculus işitsel sistemin önemli bir parçasıdır. Beyincik sapı da serabellum ile beyin sapını bağlayan akson demetidir demiştik.
BEYNİN KESİT ANALİZİ
Beyni yüzeysel olarak inceledikten sonra şimdi birkaç yerden kesit alarak bir de içeriden bakalım.
1.Kesit: Talamus – Telensefalon Bağlantısı
Telensefalon, lateral ventrikülleri çevreler, talamus da 3. Ventrikülü çevreler. Bu kesitte lateral ventriküller görülebilir. 3. Ventrikülün tabanını oluşturan Hipotalamus çoğu temel vücut fonksiyonları için hayati önem taşır. Lateral (sylvian) fisürün tabanında uzanan insula, frontal lob ile temporal lobu birbirinden ayırır. Telensefalonun derinlerinde insulanın ortalarında talamusun yanında bulunan heterojen bölge de basal forebrain olarak adlandırılır.
Korpus Kollasumu tanıyoruz zaten artık. Forniks de daha önce gördüğümüz gibi lateral ventrikülün etrafını sarmıştır. Septal bölgedeki nöronlar anıların depolanması ile ilişkilidir. Burada basal telensefalondaki üç önemli nöron topluluğunu da görüyoruz: kaudat nükleus, putamen ve globus pallidus. Bu yapılar beraber basal ganglia olarak adlandırılırlar ve hareketi kontrol eden beyin sisteminin önemli parçalarıdırlar.
2.Kesit: Ön Beyin ve Orta Talamus
Nevraksinin (yani beyin-omurilik ekseni, omurilikten düz yukarı doğru çizgi çektiğinizde oluşan eksen) biraz caudalına doğru gidince burada 3. Ventrikülü çevreleyen kalp şeklindeki talamusu görüyoruz. Talamusun hemen ventralinde hipotalamus bulunuyor.
Bu kısımda birçok önemli hücre ve lif gruplarına denk geliyoruz. Burada amigdala ile karşılaşıyoruz, amigdaka duyguların ve belleğin düzenlenmesinde görev oynuyor. Talamus ayrı çekirdek yapılara ayrılıyor: ventral posterior çekirdek/nükleus ve ventral lateral çekirdek/nükleus. Serebral kortekse giren bilgilerin çoğunu Talamus gönderir. Ventral posterior çekirdek, korteksin postcentral girus kısmına veri gönderir. Ventral lateral çekirdek ve ventral anterior çekirdek (burada gsterilmemiştir) motor sistemin parçalarıdırlar ve precentral girus motor korteksine veri gönderirler. Talamusun hemen altında subtalamus ve mammillary bodies görünür. Subtalamus motor sistemin bir parçasıdır, mammillary bodies forniksten bilgi alır ve belleğin düzenlenmesine katkı sağlar. Bu kısımda substantia nigranın da bir kısmı görünüyor. Substantia nigra da motor sisteminin bir parçasıdır. Parkinson hastalığı bu bölgedeki nöronların dejenere olmasından kaynaklanmaktadır.
3. Kesit: Talamus Orta Beyin Kesişimi
Bu bölümde talamusun iki önemli çekirdeğini daha görüyoruz: medial ve lateral genikulat çekirdekler (genikulat yanlış bilmiyorsam Latince diz demek). Lateral genikulat çekirdek görsel kortekse veri taşır, medial genikulat çekirdek işitsel kortekse veri taşır. Burada ayrıca hipokampusu de görüyoruz (Latince denizatı demek) öğrenme ve bellekte önemli rol oynar.
4. Kesit: Rostral Ortabeyin
Şimdi orta beyne geliyoruz. Orta beynin çekirdeği akuadukt serebraldir. Burada orta beynin tepesi tectum (Latince çatı demek) olarak adlandırılır. Daha önce de gördüğümüz gibi superior colliculus görsel sistemin bir parçasıdır ve substantia nigra motor sistemin bir paçasıdır. Red nucleus (Kırmızı Nükleus) da motor sistemin bir parçasıdır. Peri-aqueductal gri ise somatik ağrı hissinin kontrolü için önemlidir.
5. Kesit: Caudal Ortabeyin
Caudal orta beyin, rostral orta beyne çok benzer. Bu kısımda tepe noktası superior colliculi tarafından değil de inferior colliculi tarafından oluşur.
6. Kesit: Pons ve Beyincik
Bu kısımda 4. Ventrikül sınırındaki rostral arka beynin parçaları olan pons ve beyincik görünüyor. Beyincik korteksine giden bilginin büyük çoğunluğu pontine çekirdeklerden gelir. Reticular formasyon (ağsı yapı diye çevrilebilir) orta beyinden medulaya gider. Reticular formasyonun fonksiyonlarından biri uyku ve uyanmayı kontrol etmektir. Bir diğer görevi de vücut pozisyonunu kontrol etmektir.
7. Kesit: Rostral Medulla
Medula beynin karmaşık bir bölgesidir. Medulanın ilk katında, ön beyinden omuriliğe giden devasa akson demetler olan medullary pyramids yatar. Piramitler istemli harekette önemli rol oynayan corticospinal akson demetlerini de barındırırlar. İşitsel yeti için önemli olan birkaç çekirdek de yine burada bulunur: dorsal ve ventral koklear çekirdek ve superior olive. Ayrıca motor kontrol için önemli bir kısım olan inferior olive, ve acı, ruhsal durum ve uyanıklığın (çakallığın değil ha uyanıklık halinin) düzenlenmesi için önemli bir bölge olan raphe nucleus da yine burada bulunur.
8. Kesit: Orta Medula
Medial lemniscus, somatik his ile alakalı bilgileri talamusa getiren aksonları içerir. Gustatory çekirdek, tat alma duyusuna hizmet eder. Vestibular çekirdek de denge hissini kontrol eden kısımdır.
9. Kesit: Medula Omurilik Kesişimi
Burada medula ve 4. Ventrikül kaybolurken spinal kanal ortaya çıkar. Dorsal kolon çekirdekleri omurilikten somatik duyusal bilgileri alır.
OMURİLİK
Omurilik, omurgada (vertebral kolon) bulunur. Spinal sinirler omurilik ile omurlarda (vertebrate) bulunan çentikler aracılığıyla iletişim kurarlar. Omurlar bulundukları konuma göre isimlendirilirler. Boyundakiler boyun omuru (cervical vertbrae) olarak adlandırılırlar ve C1 – C7 olarak numaralandırılırlar. Kaburgaya bağlı olan omurlar göğüs omuru (thoraric vertebrae) olarak adlandırılırlar ve T1 – T12 olarak numaralandırılmışlardır. Alt arka kısımda bulunan beş omur bel omuru (lumbar) olarak adlandırılır, leğen kemiği bölgesinde bulunanlarda sakral olarak adlandırılırlar.
Spinal sinirler ve ilgili kesitler de omurların isimlerini alırlar. 8 boyun siniri 7 boyun omuruyla ilişkilenir.
Omurilik Ventral-Lateral Yüzeyi
Burada spinal sinirlerin nasıl omuriliğe bağlandıklarının ve spinal zarların nasıl dizildiklerini görüyoruz. Sinirler vertebral çentiklerden geçince iki yola ayrılırlar. Dorsal kök, hücre gövdeleri dorsal kök ganliyonunda bulunan duyusal aksonları taşırken, ventral kök ventral omuriliğin gri maddesinden çıkan motor aksonları taşır. Kelebek şeklindeki orta kısım hücre gövdelerini barındıran gri maddedir (gri maddeyi girişte tanımlamıştık). Gri madde dorsal, lateral ve ventral olmak üzere üçe ayrılır. Ön beyinde gri madde beyaz maddeyi sararken omurilikte durum tam tersidir. Yukarı ve aşağı giden uzun aksonları içeren beyaz maddeyi saran kabuk üç kısma ayrılır: dorsal kolon, lateral kolon ve ventral kolon.
Omurilik Kesit Analizai
Burada da omurilikte bulunan, yukarı ve aşağı giden bazı önemli sinir demetlerini görüyoruz. Solda yukarı giden temel yollar görülüyor. Dorsal kolonun tamamı beyne giden aksonlardan oluşur. Bu yol bilinçli dokunma duyusundan sorumludur. Spinotalamik yollar acı bir girdiyi ve sıcaklıkla alakalı verileri taşır. Sağda hareket kontrolü için önemli olan ve aşağı giden sinir demetlerini görüyoruz. Demetlerin isimleri tam olarak nerede başlayıp nerede bittiklerini açıklıyor: mesela vestibulospinal demet, medulanın vestibular çekirdeğinde başlayıp omurilikte biter. Yan yollar istemli hareket komutlarını taşır. Ventromedial yollar temel olarak vücut pozisyonun korunumu ve bazı refleks hareketlerini kontrol ederler.
SON SÖZ
Beynin neye benzediği hakkında az çok bir fikir oluştu artık “beynimizde” diye düşünüyorum. Bugün çok sevdiğiniz bir yakınınızın yarın sizi tanımamasının/tanıyamamasının sorumlusu, bugün yaşamaktan zevk alırken yarın ölmek istemenizin müsebbibi, mahalledeki o güzel kızı/çocuğu görünce kalbinizin pırpır atmasının sebebi, bir resme bakabiliyor olmanın ötesine geçip resme bakınca ayrı bir şeyler hissetmenizin müsebbibi velhasılıkelam aklınıza gelebilecek her şeyin (bir şeyin aklınıza gelmesi de dahil) altında bu kara kutu yatıyor.
Neyse lafı fazla uzatmayalım dizinin bundan sonraki bölümlerinde bu varlığı sistemlere bölüp inceleyeceğiz. İlk olarak duyusal sistemlerden tat ve koku sistemleri ile başlayacağız. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Onur
Gönderi Zamanı 21:47h, 26 Kasımadmin sana bayılıyorum lan yaptığın yorumlar fikirlerin bilgin her şeyinle efsanesin kitap yaz almazsam şerefsizim hatta sen bana bir hesap ver sana ulaşabileceğim bişey ver yaşadığın süre boyunca takip ediyim seni <3
Ahmet Uğur Birinci
Gönderi Zamanı 07:28h, 27 KasımAbartmayalım 🙂
Onur
Gönderi Zamanı 17:59h, 03 Aralıkingilizce psikoloji okuyorum yemin ediyorum her yatmadan önce nescafemi doldurup yorganı çekip yazılarını okuyorum adamın dibisin <3
Ahmet Uğur Birinci
Gönderi Zamanı 15:07h, 04 AralıkEyvallah hacı sevindim ne diyim 🙂 Başarılar diliyorum 🙂